Kayıtlar

Yoda, Jedi ve 35 yaş..

Resim
Bazı yaşlar devrim gibi oluyor insanın hayatında, miladında.. 35 de benim için böyle bir yaş galiba.. Yolunda gitmeyen ne varsa değiştirmek için büyük bir cesaret var içimde.. Kendimi minecraft oyununda üç saniyede beş şey değiştirebilen bir karakter gibi hissediyorum.. Hani o an var ya, işte o "karar anı" denilen anda, heh işte olur da ben o anda olursam her şeyi yıkıp her şeyi yapabilirmişim gibi.. Herkesten saklı bir süper gücüm var da gizli gizli devreye sokabilirmişim gibi.. Hani ağır roman'da okan bayülgen'in elinde bıçak tutarken deli kararlı bir yürüyüşü vardır, yeri göğü yeniden yapacak bu çocuk dersin izlerken, tam da öyle hissikablevuku hallerdeyim. İçimse durgun, huzurlu.. Olur olur o da olur, yahu hallederiz dert değil, sağlık olsun en önemlisi o.. Böyle uzun uzun cümlelerden ve dandik ama işe yarar motivasyon konuşmalarından oluşan bir iç dünyam var.. Kendi kendime sufle vermeye eğilimliyim ve hatta kendimle de yetinemeyip eşe dosta da makul ölçüd...

Yoksa Siz Hala..?

Resim
Siz de hala hayallerinizi yaşamak için uygun şartların oluşmasını bekliyorsunuz değil mi? Şu maaş bir yatsın, şu borç bir bitsin, şu okul bir kapansın, şu ev bir düzene girsin, çocuk biraz büyüsün, işler biraz yoluna girsin... falan filan! Hani siz o bir an bir duruvermiyorsunuz ya hani, sonra o içinde yaşadığımız deli dolu dünyanın ilahi adaleti bir durduruyor ki sizi bu defa kalakalıyorsunuz. Ertelediğiniz ne varsa şap şap çarpıyor yüzünüze.. Zaman o kadar da yetmez gelmiyor artık size.. Peki her şeyi böylesine ters düz eden şey ne? Herkesin bir hatırlatıcısı var şu hayatta; peki seni sana hatırlatan ne? Ben uzun vadeli planlar yapmayı uzun yıllar önce bıraktım güya ama içimin hassas iç dengesi sağ olsun mutlaka geleceği bilmek istiyor; sürpriz sevmiyor.. Ne nedir, kim nedir, ne değildir illa bilmek istiyor.. Tam üç beş plan yapmaya başlıyorum ki bir bakıyorum hooop yeniden alabora oluvermiş her şey..  Sonra birden ve yeniden hatırlıyorum planları vaktiyle rafa...

ayıklanmış barbunya ve feminizm

Resim
Ben bir feminist olarak artık en çok erkeklere üzülüyorum.. Bir öküzün boynuzlarında sallanıp durmuyorsa dünya eşitlik ve adalet diye de bir şey olmalı bir yerlerde.. Evde de dışarıda da üretmenin bir adaleti olmalı.. Kadının sadece tüketen olarak görülmesi bu yüzyılda sadece erkeğin suçu değil artık.. Sağım solum hayatlarındaki adamlara ATM ve kredi kartı muamelesi yapan yüce kadınlarla dolu.. Babası, abisi, sevgilisi, kocası vesairesi çok da değiştirmiyor durumu.. Erkek çalışır kadın yer sığlığı dünya başka bir düzlemde de dönse benim için kabul görmeyecek..  Bir de kadın hakları için ne bedeller ödenmiş vaktiyle.. Sonra bir grup ulu kadın çıkıyor diyor ki "ay canım ben çalışmak istemiyorum".. Ne tatlı ne sevimli.. Kadının kendini bile isteye soktuğu şu halden utanıyorum.. Üniversite mezunu pek çok kadın tanıyorum evinin "hanımı" olmayı seçen.. Evine de kendine de yetiyor olmak daha güzel bir seçenek değil midir oysa.. Kolayı seçmen seni daha başarılı da...

bir ihtimal daha var..

Resim
Bayram günleri insanın uzun uzun cümleler kurası geliyor.. Benim bütün umudum gençliktedir diyen bir güzel adamın mirası uğruna on küsur yıldır yapıyorum mesleğimi; on küsur yıldır üniversite kürsüsünde ders anlatırken de bir okulda tahta önündeyken de hep aynı inanç ve bilinçle geçtim öğrencilerimin karşısına.. Bir başöğretmenden alınan görevdi bizimkisi, değerliydi, elzemdi..  Ve bugünlerde pek çok meslektaşımın da söyleyeceği gibi hep öğrencilerimden daha çok çalışarak girdim derslerime; hiçbir dersim sadece dersten ibaret olmasın diye onlar için de okudum, izledim, öğrendim.. Birlikte okuduğum, izlediğim, öğrendiğim bir yeni nesli hayal ederek yaptım bunları.. Bir süre sahiden de öyleydi; sahiden böyle bir hayalin içindeydim.. En son okudukları kitabı hatırlayan, izlediği filmin eleştirisini yapan, kitap seçimini süpermarketlerin kıytırık kitap bölümlerinin çok satanlar listesinden ibaret sanmayan, film izlemeyi yerel mizah uğruna üretilen toplum erozyonu hissiya...

BEŞİKTAŞK..

Resim
Bu sefer konu biraz başka.. ki hatta bambaşka..Otuzlu yaşlarıma kadar futbola bakışım on bir adam bir topun peşinde niye koşar ki ile ofsayt  nedir arkadaş seviyesinde gezindi durdu.. Konu futbola gelince lafımı hiç sakınmadım, her ortamda verdim veriştirdim.. Yok efendim iki satır kitap okurum maç izleyeceğime, aman ben doksan dakikamı böyle boş işlere harcayamam gibi veryansın cümlelerim oldu her daim dost sohbetlerinde.. Sonra ne mi oldu da maçı formayla izleyen bir taraftara dönüştüm? Aşık oldum efendim.. Adama değil; ona zaten gördüğüm günden beri yani yaklaşık sekiz dokuz yıldır aşığım, ama ben daha çok bir adamın bir takımı bu kadar sevebilmesine, deli bir heyecanla doksan dakika geçirebilmesine, takımına duyduğu koşulsuz ve dinamik sevgisine aşık oldum.. Kocam ki ortalama zeka seviyesinin bir hayli üzerinde de bir adamdır, nasıl oluyor da böyle bir şeyi bu kadar sevebiliyor diye anlamaya çalışırken maçları da onunla birlikte izlemeye başladım.. Meğer hiç de öyle efte...

Marmaris ve kapılar

Resim
Tam altı yıl önce çok kısa bir tatil için gelmiştim Marmaris'e.. Yine aynı sokaklarında gezip çok da beğenmiştim.. Üniversitede öğretim elemanı olduğum zamanlardı, kariyer hırsım mı ağır bastı bilmiyorum ama istifa edip o sahil kasabasına yerleşen kadın olmak için tam tamına altı yıl daha beklemem gerekti.. Cesaret her an her yerde bir kalp mesafesi uzağında olmuyor insanın, benimki de değilmiş vaktiyle.. Buralara mı yerleşsek diye metropol insanı hayalleri kurduk bir iki gün, derken işlerimize güçlerimize dönünce ve işler güçler yemek yemediğini bile unutacak kadar yoğun olunca, hayalleri de o sahil kasabalarını da unuttuk gitti..  Sonra hayat işte.. O zamanlar Marmaris'i birlikte gezdiğim ve sevgilim olan adamla evlenip yerleştim buralara; pek çok şeye alışmakta hala zorlansam da Marmarisli olmayı hep sevdim. Buraları sevmek için birkaç sokağa girip çıkmak yetiyor çünkü; ya da sakin bir akşamüzeri şöyle ağır ağır yürümek.. Küçük şeyler, basit şeyler özetle.. En s...

leonard cohen, maslow ve sardunyalar..

Resim
If you want a lover I'll do anything you ask me to And if you want another kind of love I'll wear a mask for you If you want a partner, take my hand, or If you want to strike me down in anger Here I stand I'm your man Bu gece bir  Leonard Cohen ş arkısı var hafızamda.. I am your man diyen bir güzel adam şarkısı bu..  Ne zaman dinlesem aklım kalbime kalbim aklıma yol olur.. İkisi arasındaki mesafe otuz küsür yıldır hiç değişmedi; birbirlerine bir adım yaklaşmadıkları gibi artık ikisi de daha asi.. Aklımı dinleyecek kadar akıllı olmama izin vermeyen bir kalp ve kalbimi dinleyecek kadar duygusal olmama izin vermeyen bir akıl.. Aynı bünyede sonsuz uyumsuzlukla ama huzur içinde yaşayıp gidiyor işte.. Ki elbette insan bu yaşayıp gitmenin içinde yaratıyor özünü; ama en çok da kadın..  Kadınların dünyayı değiştirebilecek tek mekanizma olduğuna inanan bir iyimserim hala. Robin Sharma " kadınlar an...