Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Marmaris ve kapılar

Resim
Tam altı yıl önce çok kısa bir tatil için gelmiştim Marmaris'e.. Yine aynı sokaklarında gezip çok da beğenmiştim.. Üniversitede öğretim elemanı olduğum zamanlardı, kariyer hırsım mı ağır bastı bilmiyorum ama istifa edip o sahil kasabasına yerleşen kadın olmak için tam tamına altı yıl daha beklemem gerekti.. Cesaret her an her yerde bir kalp mesafesi uzağında olmuyor insanın, benimki de değilmiş vaktiyle.. Buralara mı yerleşsek diye metropol insanı hayalleri kurduk bir iki gün, derken işlerimize güçlerimize dönünce ve işler güçler yemek yemediğini bile unutacak kadar yoğun olunca, hayalleri de o sahil kasabalarını da unuttuk gitti..  Sonra hayat işte.. O zamanlar Marmaris'i birlikte gezdiğim ve sevgilim olan adamla evlenip yerleştim buralara; pek çok şeye alışmakta hala zorlansam da Marmarisli olmayı hep sevdim. Buraları sevmek için birkaç sokağa girip çıkmak yetiyor çünkü; ya da sakin bir akşamüzeri şöyle ağır ağır yürümek.. Küçük şeyler, basit şeyler özetle.. En s

leonard cohen, maslow ve sardunyalar..

Resim
If you want a lover I'll do anything you ask me to And if you want another kind of love I'll wear a mask for you If you want a partner, take my hand, or If you want to strike me down in anger Here I stand I'm your man Bu gece bir  Leonard Cohen ş arkısı var hafızamda.. I am your man diyen bir güzel adam şarkısı bu..  Ne zaman dinlesem aklım kalbime kalbim aklıma yol olur.. İkisi arasındaki mesafe otuz küsür yıldır hiç değişmedi; birbirlerine bir adım yaklaşmadıkları gibi artık ikisi de daha asi.. Aklımı dinleyecek kadar akıllı olmama izin vermeyen bir kalp ve kalbimi dinleyecek kadar duygusal olmama izin vermeyen bir akıl.. Aynı bünyede sonsuz uyumsuzlukla ama huzur içinde yaşayıp gidiyor işte.. Ki elbette insan bu yaşayıp gitmenin içinde yaratıyor özünü; ama en çok da kadın..  Kadınların dünyayı değiştirebilecek tek mekanizma olduğuna inanan bir iyimserim hala. Robin Sharma " kadınlar anla

summer wine ve selimiye

Resim
Bir yıl sonra.. Değişen yine pek çok şey oldu ama her şeye ve hatta kendime bile rağmen nisanda denize girme ritüelimi pas geçmedim bu yıl da. Deniz sıcak mıydı, hayır.. Umursadım mı pek tabi hayır! Giremediğim tüm nisanların öcünü aldım ben bir kere daha.. Hem de olmayı en sevdiğim yerlerden birinde getirdim baharı.. Canım Selimiye.. aHerkesin kendine özgü bir Selimiyesi var bence Selimiye'de; kimsenin hissettiği kimseninkiyle eş değil, az değil çok değil.. Kendine has.. Ben durduğum halini seviyorum mesela, telaşsız, koşturmasız ve yavaş.. Yavaş yavaş yürüdüğüm, yüzdüğüm, konuştuğum ve hatta düşünmeyi bile yavaştan, ağırdan aldığım.. Azıcık insan ve bir sürü masa, birkaç şezlong, üç sokak köpeği arasında belki ilk defa bir kitaba bile elimi sürmediğim durağanlıkta yüzdüm bu sefer.. Butik otellerin bile ağırdan aldığı sezonda Tamara Beach sağ olsun sığınacak şezlong bulduk verandalarında.. Bir süre gökyüzünü, bir süre denizi, bir süre insanları izledik durduk.