BEŞİKTAŞK..


Bu sefer konu biraz başka.. ki hatta bambaşka..Otuzlu yaşlarıma kadar futbola bakışım on bir adam bir topun peşinde niye koşar ki ile ofsayt  nedir arkadaş seviyesinde gezindi durdu.. Konu futbola gelince lafımı hiç sakınmadım, her ortamda verdim veriştirdim.. Yok efendim iki satır kitap okurum maç izleyeceğime, aman ben doksan dakikamı böyle boş işlere harcayamam gibi veryansın cümlelerim oldu her daim dost sohbetlerinde.. Sonra ne mi oldu da maçı formayla izleyen bir taraftara dönüştüm?

Aşık oldum efendim.. Adama değil; ona zaten gördüğüm günden beri yani yaklaşık sekiz dokuz yıldır aşığım, ama ben daha çok bir adamın bir takımı bu kadar sevebilmesine, deli bir heyecanla doksan dakika geçirebilmesine, takımına duyduğu koşulsuz ve dinamik sevgisine aşık oldum.. Kocam ki ortalama zeka seviyesinin bir hayli üzerinde de bir adamdır, nasıl oluyor da böyle bir şeyi bu kadar sevebiliyor diye anlamaya çalışırken maçları da onunla birlikte izlemeye başladım.. Meğer hiç de öyle eften püften, sıkıcı bir şey değilmiş adamları top peşinde koştururken izlemek.. Ofsayt nedir hala bilmiyorum ama kaleye doğru giden topun serotonin ve adrenalin salgılattığına eminim. Serotonin de dengeli uyku, yüksek iştah, düzenli bir ruh sağlığı gibi faydalar barındırdığına göre, düz mantığım sağ olsun ben doksan dakika maç izlemek sağlığa yararlıdır der geçerim.. Şimdi onlar düşünsün..

Ki bu iş biraz da anı yakalama meselesi gibi aslında; her saniye bambaşka şeyler olabilecek bir platform.. Robert William "The first 90 minutes are the most important./ İlk doksan dakika maçın en önemli anıdır" derken haklıymış. Ve bir heyecansever olarak futbol beni de içine aldı sonunda; ve artık pes ettim, direnmiyorum.. Ben de bir taraftar olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum.. Tabi bir diğer yandan da Beşiktaş mı ben mi sorusuna biraz düşündükten sonra hafif de  tereddüt ederek sen diyen bir adamla evli olunca benimki bir tercihten daha fazlası oldu galiba. Neyse ki Çarşı'yı ve duruşunu hep takdir eden biri olarak Beşiktaş'ı sevmek pek de marifet değil.. Bir takımın doğrudan, iyiden ve haklıdan yana olabiliyor olması da sevmek için kafi ve sevmek artık çok mühim mesele.. 

Çünkü futbol asla sadece futbol değildir.

Football is like life; it requires perseverance, self-denial, hard work, sacrifice, dedication and respect for authority.  & Futbol hayatın ta kendisi gibidir;azim, özveri, sıkı çalışma, fedakarlık, tam bir bağlılık ve otoriteye saygı gerektirir.
Vince Lombardi










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Biri Anlatsın Bana Nedir Bu Normal?

ayıklanmış barbunya ve feminizm

bir ihtimal daha var..