DEĞERLER EDİNİMİ: VALUEDUCATION
Her alanda olduğu gibi yabancı dil öğretiminde de
değerler edinimi üzerine uzun uzun düşünülmesi gerekiyor; her ders materyali ve
hatta sınıfta geçen her dakika, her saniye değer öğretimi için bambaşka bir
fırsata dönüşebilir. Primo Levi'nin toplama kampı gözlemlerini anlattığı
kitabında da yazdığı gibi ben değilsem kim, şimdi değilse ne zaman? Her birimiz
birer eğitimci olarak mecburen o kişiyiz artık ve şimdi başlamak için en doğru
zaman.
Bir yandan göklere çıkardığımız, pırlantalara
sardığımız Z kuşağı yanında bambaşka eksilerle geldi; duygusal gelişimleri,
toplumsal bakabilme yetileri yeterince gelişmediğinden koca bir neslin gün be
gün bencilleşmesini izliyoruz; ve sanıyoruz ki çaresiziz… Oysa değerler
öğretimini her ders sürecine yayabilen bir eğitim devrimi köprüden önceki son
çıkış hepimiz için.
Peki değerler öğretimi derken neyden
bahsediyoruz; bu yüzyılın değer paradigmalarını kime göre, neye göre
belirliyoruz. Elbette kültürel faktörler de dikkate alınmalı; sosyal bilimciler
tüm süreci yeniden gözden geçirmeli ama kültürel ögelerden bağımsız, evrensel
olan ve her çağda kabul gören, toplumların ve hatta insan olmanın dengesini
oluşturan değerler de var; işte eğitim sistemini bu değerler üzerinde yeniden
inşa etmeliyiz.
Okuma becerilerini geliştirmek için seçtiğimiz
metinleri çala kalem seçme lüksümüz yok artık; mecburuz adaleti, nezaketi,
saygıyı, sevmeyi, sorumluluk bilincini, yardımlaşmayı anlatan metinleri sınıfa
taşımaya; izlettiğimiz videolar basmakalıp söylemlerin ötesinde olmalı;
dünyanın başka türlü döndüğünü, iyi insan olmanın erdemini, mümkünlüğünü bu
nesle anlatmak zorundayız... Ted Talk videolarının ders materyali olarak
kullanımı artık çoktan kabul gördü; bundan birkaç yıl önce, hatta henüz
kitaplara bile girmemişken, her ay bir farkındalık teması ile not alma
becerileri gelişsin diye sınıfa taşıdığım o videolar artık her yerde. Dünya
bizden insan yetiştirmemizi değil “iyi” insanlar yetiştirmemizi bekliyor; çünkü
ortalama bir doktora, ortalama bir mühendise ihtiyaç yok; ortalama bir
eğitimciye de öyle. Konuşma becerileri üzerinde duracaksak sihirli değneklerin
rollerini unutmak zorundayız; bu yüzyılda yok artık o sihirli değnek ve ıssız
bir adaya düştüklerinde yanlarına alacakları o üç şey de önem arz etmiyor;
yaratıcı düşündükleri başka soruları hak ediyor bu nesil. Issız adaya
düşmesinler de kendi adalarını yaratsınlar mesela? Sihirli değnekleri olmasın
ama toplum bilinçleri olsun; birine yardım etmeye cesaretleri, yürekleri olsun
ve her biri bir sosyal sorumluluk projesinin kahramanı olsun?
Koşar adım geçiyor zaman… Peki sen değilsen kim?
Şimdi değilse ne zaman?
Yorumlar
Yorum Gönder